Sayı Bilgileri Issue Information
ss. i - vi Özet Anaktar kelimeler: | |
Orjinal Araştırma Makaleleri Okul Öncesi Dönem Çocuklarında Mekan ve Mekan Algısı
Alev Özdilek ss. 1 - 20 Özet Bu araştırma, okul öncesi dönemde çocukların mekân algısının nasıl geliştiğini ve bu sürecin hangi faktörlerden etkilendiğini ele almaktadır. Mekân algısı, bireyin çevresel uyaranları algılama, yorumlama ve anlamlandırma süreçlerinin bir bileşeni olarak kabul edilmektedir. Çocukluk döneminde mekân algısı, bilişsel, duyusal, sosyal ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle şekillenmekte ve erken yaşlardan itibaren gelişim göstermektedir. Çocukların çevrelerindeki mekânları nasıl deneyimledikleri, onların mekânsal farkındalık düzeylerini ve yönelim becerilerini doğrudan etkileyen bir faktördür. Araştırmada, mekân kavramının tanımı ve bileşenleri üzerinde durularak, çocukların bilişsel gelişimi bağlamında mekânsal algının nasıl şekillendiği açıklanmıştır. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı ve Vygotsky’nin sosyo-kültürel gelişim teorisi temel alınarak, çocukların mekânsal ilişkileri anlamlandırma süreçleri değerlendirilmiştir. Çocukların mekân algısını etkileyen faktörler incelenmiş, çevresel değişkenlerin, eğitim ortamlarının, oyun alanlarının ve sosyal etkileşimlerin bu süreçteki belirleyici rolüne vurgu yapılmıştır. Ayrıca, sınıf düzeni ve mekânsal organizasyonun çocukların mekân farkındalığını nasıl etkilediği analiz edilerek, öğrenme ortamlarının mekânsal gelişime nasıl katkı sağlayabileceği tartışılmıştır. Araştırma, açık ve kapalı alanların çocuklar üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı bir perspektifle ele almış, açık alanların çocuklara sunduğu fiziksel hareket özgürlüğünün ve keşif fırsatlarının mekân algısını nasıl desteklediğini ortaya koymuştur. Öte yandan, kapalı alanların daha yapılandırılmış öğrenme süreçlerine imkân tanıdığı ve çocukların akademik gelişimlerine katkı sunduğu ancak mekânsal farkındalıklarını kısıtlayabileceği değerlendirilmiştir. Açık ve kapalı alanların dengeli bir şekilde kullanıldığı öğrenme ortamlarının, çocukların bilişsel ve fiziksel gelişimlerine en üst düzeyde katkı sunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anaktar kelimeler: Okul öncesi eğitim, mekân algısı, bilişsel gelişim, çevresel faktörler, açık ve kapalı alanlar, eğitim ortamları. | |
Orjinal Araştırma Makaleleri Yeşil Gelecek: Çevre Bilinci ve Duyarlılığını Keşfetmek
Kamil Kürtül, Necmiye Durğar, Gülsüm Körz, Mehmet Alattin Kazan, Hazal Özbek Ulaş ss. 21 - 32 Özet Bu çalışmanın amacı, eğitim alanında çevre bilinci ve duyarlılığını incelemektir. Bu kapsamda, çevre bilincinin ve duyarlılığının birey ve toplum üzerindeki etkileri ele alınarak eğitime entegrasyonu üzerinde durulmuştur. Ayrıca, çevre bilinci ve duyarlılığının önemi, kavramları, oluşturma yöntemleri, karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri de incelenmiştir. Günümüzde iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve doğal kaynakların tükenmesi gibi çevresel sorunlardaki artış, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için çevre bilincinin önemini daha da belirgin hale getirmiştir. Çevre bilinci, bireylerin diğer canlılarla, bitki örtüsüyle ve doğayla paylaştığı yaşam alanına saygılı bir tutum sergilemesi olarak tanımlanabilir. Bir diğer deyişle, geniş bir kavram olan çevre bilinci, doğal kaynakların korunması olarak da algılanabilir. Dünya üzerindeki canlıların doğal kaynaklara bağımlı olması, çevre ve doğa bilincinin oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. Su kaynaklarının hızla tükenmesi ve ormanlık alanların azalması gibi birçok çevre sorununun sıkça yaşanması, bu gerekliliğin en önemli nedenlerindendir. Bu bağlamda, çevre duyarlılığı, insanların çevresel sorunlara olan duyarlılığını artırarak bu sorunlara çözüm ve faaliyetler üretilmesinin temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, eğitim çevre bilincinin geliştirilmesi açısından önemli bir rol üstlenmektedir. Eğitim alanında, özellikle müfredat programlarında çevre eğitimine yer verilmesi, öğrencilerin erken yaşlardan itibaren doğayla etkileşim kurmasını sağlamakta, çevresel sorunları tanıma ve bu sorunlara karşı duyarlılık geliştirmelerini desteklemektedir. Çevre sorunlarının hem küresel hem de yerel etkileri göz önüne alındığında, eğitimin çevre bilinci oluşturma konusundaki rolü kritiktir. Sonuç olarak, eğitim sisteminin çevre bilinci ve duyarlılığının arttırılmasındaki rolünü vurguladığımız bu çalışmada bireylerin doğaya olan duyarlılığı ve çevresel sorumluluklarını geliştirme konusunda öneriler sunulmuştur. Sürdürülebilir bir toplum çevre bilincinin yaşam biçimi haline getirilmesiyle mümkündür.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Çevre Bilinci, Duyarlılık.
Anaktar kelimeler: Eğitim, Çevre Bilinci, Duyarlılık. | |
Orjinal Araştırma Makaleleri Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Türkiye'de Çevre Eğitimi
Meryem Göçer Göçer, Selma Canik, Adem Demirdelen, Orhan Yılmaz, Gökçehan Aytek ss. 33 - 44 Özet Bu çalışmada, Türkiye'de çevre eğitiminin tarihsel gelişimi, mevcut durumu ve sürdürülebilir bir gelecek için önemi incelenmiştir. Çevre sorunlarının giderek arttığı günümüzde, çevre bilincine sahip bireyler yetiştirmek büyük önem taşımaktadır. Çevre eğitimi, genel olarak çevre sorunlarına duyarlı, çözüm üretebilen ve çevre bilinci yüksek bireyler yetiştirmeyi amaçlar. Doğal kaynakların ve çevrenin sürdürülebilirliğinin tehdit altında olması, çevre eğitimi süreçlerinin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Çevre eğitimi, hem formal eğitim kurumlarında hem de yaygın eğitimler aracılığıyla toplumun her kesimine ulaştırılmalıdır. 1950'li yıllardan itibaren artan çevre sorunları, çevre eğitiminin dünya genelinde yaygınlaşmasına ve küresel bir önem kazanmasına neden olmuştur. Türkiye'de çevre eğitiminin tarihsel gelişimine bakıldığında, 1950'li yıllardan günümüze çeşitli adımlar atıldığı görülmektedir. Ancak, özellikle okul öncesi ve yükseköğretim düzeylerinde çevre eğitiminin yetersiz olduğu dikkat çekmektedir. Bu nedenle, çevre eğitiminin müfredatta daha fazla yer alması, materyal ve kaynakların artırılması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları da çevre eğitiminin verilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Sonuç olarak, çevre eğitimi sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmez bir araçtır. Yaygın eğitimler, toplumun çevre sorunlarına karşı duyarlılığını ve farkındalığını artırabilir, bilgi ve becerilerini geliştirebilir ve davranışlarını değiştirebilir. Çevre eğitimi ile ilgili yapılan araştırmalar, konunun önemini açıkça göstermektedir. Bu çalışma, literatürdeki mevcut çalışmaların eksikliklerini gidermeyi ve alana katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Çevre eğitimi konusunun sürekli gündemde tutulması gerekmektedir. Anaktar kelimeler: Eğitim, Türkiye, Çevre, Sürdürülebilirlik | |
Orjinal Araştırma Makaleleri İmam Hatip ve Anadolu Lise Öğrencilerinin Din Eğitimine Yönelik Tutumları: Coğrafi ve Sosyo-Kültürel Bir Analiz
Raif Özcan ss. 45 - 60 Özet Bu araştırma, öğrencilerin din eğitimine yönelik tutumlarını okul türü, coğrafi bölge, aile yapısı ve bireysel inanç bağlamında incelemektedir. Çalışmada, 30 öğrenci ile yapılan görüşmeler doğrultusunda din eğitiminin algılanışı değerlendirilmiştir. Bulgular, okul türünün din eğitimine yönelik tutumları önemli ölçüde şekillendirdiğini göstermektedir. İmam Hatip Lisesi öğrencileri din eğitimini zorunlu ve kapsamlı olması gereken bir süreç olarak değerlendirirken, anadolu lise öğrencileri daha eleştirel ve isteğe bağlı bir yapıdan yana olduklarını ifade etmiştir. Coğrafi bölgeler açısından değerlendirildiğinde, büyükşehir öğrencileri daha sorgulayıcı ve özgürlükçü bir bakış açısına sahipken, kırsal bölgelerde öğrencilerin din eğitimini kültürel kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü belirlenmiştir. Öğrenciler arasında müfredatın içeriği, öğretim yöntemleri ve din eğitiminin zorunlu olup olmaması konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bazı öğrenciler müfredatın tek tip bir bakış açısıyla sunulduğunu eleştirerek daha kapsayıcı bir içerik talep ederken, bazıları mevcut sistemin yeterli olduğunu düşünmektedir. Ayrıca, öğretim yöntemlerinin daha interaktif hale getirilmesi ve ezbere dayalı modelin değiştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Sonuç olarak, din eğitiminin daha esnek ve kapsayıcı hale getirilmesi gerektiği görülmektedir. Öğrencilerin farklı dünya görüşlerine sahip olması göz önüne alınarak, din eğitiminin bireysel tercihlere daha fazla alan tanıyan bir yapıya dönüştürülmesi önerilmektedir. Müfredatın çeşitlendirilmesi, öğretim yöntemlerinin geliştirilmesi ve zorunluluk konusunda esneklik sağlanması, daha etkili bir din eğitimi modeli oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Anaktar kelimeler: Din Eğitimi, Öğrenci Görüşleri, Okul Türü, Coğrafi Bölge, Müfredat, Bireysel İnanç. | |
Orjinal Araştırma Makaleleri Coğrafi Etkenler ile Kavramsal Olarak Devlet ve Devletin Doğuşu
Reşit İşçan, Derviş AL, Mehmet BOZDOĞAN, Saadet TAŞKAYA, Ümit ÇALIŞ ss. 61 - 73 Özet Devlet, tarih boyunca toplumların örgütlenmesi ve yönetilmesi için temel bir yapı olmuştur. Bu çalışmada, devletin doğuşu ve evrimi incelenerek, bu kavramın önemi ve karmaşıklığı vurgulanmaktadır. Devlet, siyasi bir organizasyon olarak, belirli bir coğrafi alanda yaşayan insanların birlikte yaşamasını sağlayan ve düzenleyen bir otoritedir. Tarih boyunca birçok düşünür, devletin doğası ve işlevi üzerine farklı teoriler geliştirmiştir. Bu teoriler arasında aile teorisi, toplum sözleşmesi teorisi, ekonomik teori ve biyolojik teori gibi başlıca yaklaşımlar bulunmaktadır. Devlet, egemenlik, toprak, millet ve hükümet gibi temel unsurlardan oluşur. Egemenlik, devletin kendi sınırları içinde en yüksek yetkiye sahip olması anlamına gelir. Devletin ortaya çıkışı, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir ve bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. Devlet kavramı, tarihsel süreç içinde sürekli olarak evrim geçirmiş ve farklı şekillerde tanımlanmıştır. Günümüzde devlet, sadece siyasi bir yapı olmakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda da önemli bir role sahiptir. Bu çalışmanın amacı, devlet kavramı ve doğuşu üzerine yapılmış araştırmalara katkı sağlamak ve bu konudaki bilgi eksikliklerini gidermektir. Devletin doğuşu, insanlık tarihinin anlaşılması için önemli bir anahtar olup, günümüzdeki siyasi yapıların temelini oluşturmaktadır. Sonuç olarak, devlet kavramı, tarih boyunca felsefeciler, siyaset bilimciler ve tarihçiler tarafından yoğun olarak incelenen karmaşık bir konudur. Bu çalışmada, devletin doğuşu ve evrimi üzerine genel bir bakış sunulmaya çalışılmıştır. Devletin önemi ve karmaşıklığı göz önüne alındığında, bu konuda yapılacak daha birçok araştırma bulunmaktadır. Anaktar kelimeler: Devlet, Otorite, Egemenlik, Coğrafya. |